İtalya’nın Faşist Diktatörü Benito Mussolini’nin Biyografisi
Benito Mussolini veya Benito Amilcare Andrea Mussolini (29 Temmuz 1883, Predappio – 28 Nisan 1945, Giulino), 1922-1943 yılları arasında İtalya’nın 40. Başbakanı olarak görev yapmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler’in yakın bir müttefiki olarak, Avrupa faşizminin doğuşunda önemli bir karakter olarak kabul edilmektedir. 1943’te Mussolini yeniden başbakanlık görevine atanmış ve 1945’te İtalyan partizanlar tarafından yakalanıp infaz edilene kadar İtalyan Sosyalist Cumhuriyeti’nin başına getirilmiştir.
Mussoli’nin Hayatı
Çocukluk Dönemi
Benito Amilcare Andrea Mussolini, 29 Temmuz 1883’te Kuzey İtalya’da Predappio’da, Verano di Costa’nın yukarısında Bolonya’nın yaklaşık 60 km güneydoğusunda küçük bir köyde doğmuştur. Mussolini’nin demircilik yapan babası Alessandro, dine mesafeli, ateşli bir sosyalistti. Bir ilkokul öğretmeni olan annesi Rosa Maltoni ise dindar bir Katolikti. Mussolini’nin iki küçük kardeşi vardı: Erkek kardeşi, Arnaldo ve kız kardeşi Edvidge. Mussolini daha çocukluk çağında değişken tabiatlı ve itaat etmekten birisi olduğunu hoşlanmadığını göstermiştir. Ailesi tarafından katı bir Katolik yatılı okuluna gönderilmişti. Çocukluğunda arkadaşlarıyla kavga ettiği için iki kez okuldan uzaklaştırılmış, 10 yaşındayken bir öğrenciyi bir çakıyla bıçaklamaktan kovulmuşsa da sıkıntılı öğrencilik dönemini tamamlamıştır. 20 yaşına girmeden önce, kız arkadaşlarından biri de dahil olmak üzere birkaç arkadaşını bıçaklamıştır. Mussolini, diplomasını aldıktan sonra kısa bir süre için öğretmen olarak çalışmıştır.
Sosyalizm ile Tanışması
Daha iyi iş fırsatları arayan Mussolini, Temmuz 1902’de İsviçre’ye taşınmış, orada duvarcı sendikası için propaganda yapmak gibi çeşitli işler yaptı ve akşamlarını yerel sosyalist parti toplantılarına katılarak geçirdi. Mussolini, oldukça saldırgan bir politik duruş takındı, sık sık şiddet kullanımını savundu, birkaç kez tutuklandı ve genel grev çağrısı yaptı. Gündüz sendikada çalışırken, akşamları sosyalistlerle yaptığı konuşmalar ve tartışmalar sayesinde Mussolini kısa süre sonra sosyalist çevrede isim yaptı hatta birkaç sosyalist gazetede yazmaya başladı. 1904’te zorunlu askerlik hizmetini yapmak için İtalya’ya dönmüş ve askerlik hizmetini barış zamanı yapmıştır. 1909’da Avusturya’da sendikada çalışarak kısa bir süre yaşamış, sosyalist bir gazete için yazarken militarizme ve milliyetçiliğe yaptığı saldırılar yüzünden Avusturya’dan atılmıştır. İtalya’ya döndükten sonra, Mussolini sosyalizmi savunmaya ve hitabet becerisini geliştirmeye devam etti. Güç ve otoriter yönetim yanlısı olan Mussolini görüşleri ve hitabet yeteneğiyle kısa sürede sosyalistlerinin dikkatini çekti. Mussolini, 1 Aralık 1912’den itibaren İtalyan Sosyalist gazetesi Avanti‘de editör olarak çalışmaya başladı.
Siyasi Düşüncesinin Değişmesi
1914’te, Arşidük Franz Ferdinand’a düzenlenen suikast, I. Dünya Savaşı’nın başlamasına yol açarken, 3 Ağustos 1914’te, İtalyan hükümeti savaşta kesinlikle tarafsız kalacağını açıklamıştır. Mussolini başlangıçta Avanti’nin editörü olarak diğer sosyalistleri hükümeti tarafsızlık konumunda desteklemeye teşvik etti. Ancak, savaşla ilgili görüşleri kısa sürede değişti. Eylül 1914’te Mussolini, İtalya’nın savaşa girişini destekleyenleri cesaretlendiren birkaç makale yazınca sosyalist arkadaşları ile arasında anlaşmazlık çıkmış, sonunda Kasım 1914’te, parti yöneticilerinin toplantısı sonrasında resmen partiden atılmıştır.
Yaralanması
23 Mayıs 1915’te, İtalyan hükümeti silahlı kuvvetlerin genel seferberliğini emretmiş, ertesi gün, İtalya resmen I. Dünya Savaşı’na katılmıştır. Sefer görev emri alan Mussolini 31 Ağustos 1915’te Milano’da görev için Bersaglieri’nin 11. Birliğine (bir kolordu) atanmıştır. 1917 kışında, Mussolini’nin bölüğü yeni teslim alınan bir havan topunu test ederken Mussolini, vücuduna gömülmüş 40’tan fazla şarapnel parçasıyla ağır şekilde yaralanmıştır. Bir askeri hastanede uzun süre kaldıktan sonra, yaraları iyileşince taburcu edilmiş ve ordudan terhis edilmiştir.
Faşizme Dönmesi
Büyük Savaştan sonra, sıkı bir anti-sosyalist olup eski politik fikirlerinden büyük ölçüde ayrılan Mussolini, İtalya’daki güçlü bir merkezi hükümeti savunmaya başlamıştır. Bu dönemde büyük değişim geçiren tek kişi Mussolini değildi; I. Dünya Savaşı, İtalya’yı karmakarışık halde bırakmıştı ve insanlar ülkeyi yeniden güçlendirmenin bir yolunu arıyorlardı. İtalya’yı şiddetli bir milliyetçilik dalgası kaplamakla kalmadı birçok kişi yerel milliyetçi gruplar oluşturmaya başladı. Mussolini’nin başarısı 23 Mart 1919’da bu grupları kişisel liderliğinde tek bir ulusal organizasyonda toplamasıydı ki bu yeni gruba Fasci di Combattimento (Faşist Parti) adını verdi. Mussolini marjinal eski asker gruplarını squadristi (çoğul squadrista) adıyla organize etmişse de grupların sayısı iyice artınca bunları ulusal güvenlik aracı olarak görev yapacak olan, Sicuressa Nazionale la Milizia Volontaria ya da MVSN olarak yeniden düzenlendi. Siyah gömlekler veya kazaklar giyen bu gruplar sonradan “Kara gömlekliler” (İtalyanca Camicia Nera, [çoğul]: Camicie Nere) takma adını almıştır.
Roma’ya Yürüyüş
Kara gömlekliler 1922 yazında Ravenna, Forli ve Ferrara illerinde sosyalist hem de komünist örgütlerin merkezini hatta üyelerinin evlerini yaktığı gece yürüyüşleri düzenlediler. İki yıl içinde, Mussolini İtalya’da yaklaşık 2000 siyasi muhalifin cinayetinden sorumludur.
Eylül 1922’e gelindiğinde Kara gömlekliler Kuzey İtalya’nın çoğunu kontrol etmeye başlamıştır. Bu durumdan cesaret alan Mussolini, 24 Ekim 1922’de, İtalya’nın başkenti Roma’da darbe düzenlemeyi tartışmak üzere bir Faşist Parti konferansı düzenledi. 28 Ekim’de, Kara gömlekliler’in silahlı ekipleri Roma’ya yürüdü. Kötü örgütlenmiş ve doğru düzgün silahlar taşımamalarına rağmen, hareket, Kral III. Victor Emmanuel’in parlamenter monarşisini kafa karışıklığı içinde bıraktı. Milano’da geride kalan Mussolini, krala koalisyon hükümeti kurma teklifinde bulundu. Mussolini ve takipçileri Roma’ya yürüdüklerinde Emmanuel, faşistlere direnmenin sadece daha fazla kan dökülmesine ve kaosa yol açacağından korkuyordu. Nitekim, atamanın Mussolini’yi parlamento ile işbirliği yapmaya zorlayacağını düşünerek Mussolini başbakanını atayarak yürüyüşü meşrulaştırmıştır. Böylece Mussolini daha sonra 300 bin Kara Gömleklinin desteğiyle başkente geçmiş, 31 Ekim 1922’de, 39 yaşında, Mussolini, İtalya başbakanı olarak yemin etmiştir.
Il Duce
Seçimden sonra, Mussolini mecliste İtalya’nın lideri (Il Duce) atamak için yeterli sandalyeyi kontrol etmiş, 3 Ocak 1925’te Faşist çoğunluğunun desteğiyle kendisini İtalya’nın diktatörü ilan etmiştir. 10 yıl boyunca, İtalya barış içinde gelişmişse de Mussolini, İtalya’yı bir imparatorluğa dönüştürmek istiyordu ki bunun için ülkenin kolonilere ihtiyaç duyduğunu ve eyleme geçilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ekim 1935’te, İtalya Etiyopya’yı acımasız bir fetih politikasıyla işgal etmiştir. Diğer Avrupa ülkeleri, özellikle savaş sırasında hardal gazı kullanması nedeniyle İtalya’yı eleştirdi. Mayıs 1936’da Etiyopya teslim oldu ve Mussolini’nin imparatorluğunun bir parçası olduysa da Mussolini’nin popülerliğinin doruğuna ulaştığı o andan sonra her şey yokuş aşağı gitmiştir.
Mussolini ve Hitler
Avrupa’daki bütün ülkeler arasında Mussolini’nin Etiyopya’ya saldırısını destekleyen tek ülke Almanya idi. Almanya kendi faşist örgütü olan Ulusal Sosyalist Alman
İşçi Partisi’ni (genellikle Nazi Partisi olarak adlandırılır) kurmuş olan Führer lakaplı Adolf Hitler tarafından yönetiliyordu. Hitler Mussolini’ye hayran kalmıştı ama Mussolini ilk başta Hitler’den hoşlanmıyordu. Bununla birlikte, Hitler Etiyopya savaşında olduğu gibi sonunda Mussolini’yi onunla bir ittifak haline getirecek şekilde desteklemeye devam etti. Nazi Almanyası’ndaki führerden farklı olarak, Il Duce uzun süre Yahudilere karşı değildi. 1938’e kadar İtalyan Yahudileri milletin bir parçası olarak görüldü hatta Faşist Partiye katılmalarına izin verildi. Avrupa’daki gelişmelere karşın bu döneme dek “Faşist hükümetin, Yahudilere karşı siyasi, ekonomik veya ahlaki önlemleri almak gibi bir niyeti yoktur” sözü sürekli söylenmekteydi. Temmuz 1938’de İtalya, Yahudileri İtalya’daki vatandaşlıklarından çıkartan, Yahudileri hükümetten ve öğretmenlik işlerinden uzaklaştırıp evlenmeyi yasaklayan Irk Manifestosu’nu kanunlaştırdı. Birkaç ay sonra Mussolini, “yabancı Yahudilerin” sınır dışı edileceğini ve Ocak 1919’dan sonra vatandaşlıklarını kaybedeceğini açıkladı. Yahudi politikasının tam olarak değişmesine neden olan şey belirsizdir. Tarihçiler, Mussolini’nin kendisinin Yahudi aleyhtarı inançları ne ölçüde barındırdığını tartışmışsa da bir sonuca ulaşamamıştır, Almanya ile yakınlaşmasının bir gereği olduğu için yapıldığı düşünülmektedir. Boynuz kulağı geçmiş ve İtalya, Nazi Almanya’sının yolundan gitmeye başlamıştı. 22 Mayıs 1939’da Mussolini, savaş sırasında esasen Almanya ve İtalya’yı birbirine bağlayan “Çelik Paktına” girdi.
2. Dünya Savaşı
1 Eylül 1939’da Almanya, Polonya’yı işgal etti ki bu olay İkinci Dünya Savaşı’nı başlangıcı sayılmaktadır. 10 Haziran 1940’ta, Almanya’nın Polonya ve Fransa’daki kesin zaferlerine tanık olduktan sonra, Mussolini, Fransa ve İngiltere’ye savaş ilan etti. Ancak, işin en başından beri, Mussolini’nin Hitler ile eşit bir ortak olmadığı açıktı ki doğal olarak Mussolini de bundan hoşlanmıyordu. Zamanla, Mussolini hem Hitler’in başarısı hem de Hitler’in askeri planlarının çoğunu ondan sakladığı gerçeği yüzünden hüsrana uğradı. Mussolini, Hitler’in planlarını bilmeden Hitler’in başarılarını taklit etmenin bir yolunu aradı. Ordu komutanlarının aksi yöndeki tavsiyelerine karşı, Eylül 1940’ta İtalyan ordusuna Mısır’da İngilizlere bir saldırı emri verdi. İlk başarılardan sonra, saldırı durdu ve oldukça kötüleşen İtalyan pozisyonlarını güçlendirmek için Mussoli’nin Hitler’e bizzat rica etmesi üzerine Afrika’ya Alman birlikleri gönderildi. Ordularının Mısır’daki başarısızlığından utanan Mussolini, 28 Ekim 1940’ta Yunanistan’a saldırdıysa da 6 hafta sonra bu saldırı da durdu ve mağlup, Mussolini, Alman diktatörden yardım istemek zorunda kaldı. 6 Nisan 1941’de, Almanya hem Yugoslavya’yı hem de Yunanistan’ı işgal etti, acımasızca iki ülkeyi fethetti ve Mussolini’yi yenilgiden kurtardı.
İtalya İsyanları
Nazi Almanyası’nın II. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarındaki şaşırtıcı zaferlerine rağmen, gelgit sonunda Almanya ve İtalya’ya döndü. 1943 yazına gelindiğinde ve
Almanya Rusya ile sonu gelmeyen yıpratma savaşlarına girdiğinde Müttefik kuvvetler Roma‘yı bombalamaya başladı. İtalyan Faşist konseyi üyeleri Mussolini’ye karşı oy kullanarak, kralın anayasal yetkilerini sürdürmesi kararı verdiler. Mussolini tutuklandı ve Abruzzi’deki Campo Imperatore dağına tutuklu olarak gönderildi. 12 Eylül 1943’te Mussolini, Otto Skorzey’in komutasındaki bir Alman komandosu tarafından hapishaneden kurtarıldı. Görevden sorumlu Alman albay Mussolini’ye, Hitler’in onu yolladığını ve şimdi özgür olduğunu söylediğinde Mussolini “Arkadaşım Adolf’un beni terk etmeyeceğini biliyordum” demiştir. Münih’e uçtu ve kısa bir süre sonra Hitler ile bir araya geldi. Mussolini, 10 gün sonra, Hitler’in emri ile Alman işgalindeki Kuzey İtalya’da kurulan İtalyan Sosyal Cumhuriyeti’nin başına getirilmiştir.
Ölüm
27 Nisan 1945’te İtalya ve Almanya yenilginin eşiğindeyken, Mussolini İspanya’ya kaçmaya çalıştı. 28 Nisan öğleden sonra, Hitler intiharından iki gün önce, İsviçre’ye uçağa binmek için yola çıkarken Mussolini ve metresi Claretta Petacci, İtalyan partizanlar tarafından esir alındı. 27 Nisan sabahı zırhlı bir araba ve yirmibeş kamyon ile beraber yola koyulduğunda amacı İspanya’ya kaçmak için bir uçağa binmek üzere İsviçre’ye gitmekti. Yolda ilerlerken partizanlarla Musso adı verilen yerde çatışmaya girilmiş, Faşistler hemen teslim olsalar da Mussolini zırhlı arabayla kaçmayı başarmıştır. Mussolini ve beraberindekiler, Komünist partizanlar Valerio ve Bellini ve 52. Garibaldi Tugayı Siyasal Komiseri Urbano Lazzaro tarafından, Dongo köyü (Como Gölü) yakınlarında durdurulmuştur. Partizanlar arabayı ararken battaniyeye sarılmış bir erkek bulmuş, qrabanın içindekiler zavallı bir sarhoş diye geçiştirmeye çalışsalar da battaniyeyi kaldıran partizan Mussolini’yi tanımış ve böylece Il Duce yakalanmıştır. Partizanlar tarafından birkaç kez Como’ya götürülmek istendi fakat başarısız olununca Mezzegra’ya getirilmiş, orada De Maria ailesinin çiftlik evinde son gecelerini geçirdiler. Ertesi gün 28 Nisan’da Ulusal Kurtuluş Komitesi’nden Mussolini’yi öldürme emrini alan asıl adı Walter Audisio olan Albay rütbeli komünist partizan Colonnello Valerio, Mussolini ve Petacci’yi
vurarak öldürmüştür.
Audisio, Mussolini ve metresi Petacci’nin tutuklu oldukları çiftlik evine gitti ve tutuklu kaldıkları odaya girdi. Onlara İtalyan ulusuna adaleti iade etmek üzere görevlendirilmiş bulunuyorum diyerek çok kısa bir konuşma yaptıktan sonra ikisine de çökün diye emretmiş ama bunu reddeden Petacci, Mussolini’ye sarılmıştır. Audisio’nun elindeki makinalı tüfek tutukluk yaptı, patlamadı. Bir ikinci silah da tutukluk yaptı. Sonunda dayanamayan Albay Audisio, muhafızlardan birinin makinalı tüfeğini kaparak ikisine doğrulttu. Audisio ilk önce Mussolinin metresi Petacci’ye ateş etti ve Petacci vurularak yere düştü. Tam o sırada Mussolini ceketini açtı ve “Göğüsümden vur beni!” diye haykırdı. Audisio hiç beklemeden ateş ederek Mussolini’yi göğsünden vurdu. Mussolini yere düştü ama ölmedi ve ağır nefes alıyordu. Audisio yanına gitti ve göğsüne bir kurşun daha sıktı. Audisio savaştan sonra yayınladığı anılarında, Mussolini ve metresini toplam 5 kurşun ile vurarak öldürdüğünü belirtmiştir. Mussolini’nin maiyetindeki diğer üyeler (başta bakanlar ve İtalyan Sosyal Cumhuriyeti yetkilileri) aynı gün akşama doğru bir idam mangası önünde idam edilmiştir. Ertesi gün Mussolini’nin, sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi 29 Nisan 1945’te kamyonla Piazza Loreto’ya götürülmüş, Mussolini’nin cesedi yola atıldı, burada cadde boyunca sürüklendi ve insanlar cesedini tekmelemiştir. Mussolini ve Petacci’nin cesetleri Milano’da Loreto Meydanı’nda ki Esso benzin istasyonunun çatısından başaşağı sallandırılmıştır. İlk başta Milano’daki Musocco mezarlığında anonim olarak gömülmelerine rağmen, İtalyan hükümeti Mussolini’nin kalıntılarının 31 Ağustos 1957’de Verano di Costa yakınlarındaki aile mezarlığına götürülmüştür.
Miras
İtalyan Faşizmi II. Dünya Savaşı sırasında mağlup edilmesine rağmen, Mussolini, Özgür Halk Partisi ve İtalyan Sosyal Hareketi de dahil olmak üzere İtalya ve
yurtdışında bir dizi neo-faşist ve aşırı sağ örgütlenmeye ilham vermiştir. Il Duce’nin hayatı, “Vincere” ve “Benito” dahil olmak üzere birçok belgesel ve dramatik filme konu oldu.
Mussolini Hakkında İlginç Bilgiler
Sefiller Romanından Çok Etkilenmişti
Mussolini, Victor Hugo’nun başyapıtı Sefiller (Les Misérables) romanından derinden etkilenmişse de bu romanla ilk karşılaştığı zaman belli değildir. Bazı tarihçiler, Mussolini’nin babasının, ailenin evinde yüksek sesle okuduğunu, bazılarının ise Mussolini’nin kış toplantılarında memleketinin sakinleri tarafından halka okuduğunu duyduğunu söylemiştir.
Roman Yazmıştır
Mussolini, 1909’da 17. yüzyıl İtalya’sında geçen korkunç bir tarihi kurgu olup, Katolik Kilisesi ile dalga geçen Kardinal’in Metresi’ni (L’amante del Cardinale) kaleme almıştır. Aslında din karşıtı bir gazete dizisi olarak yayınlanan kitap popüler olmuş ve eşzamanlı olarak 10 dile çevrilmiştir. Mussolini’nin siyasi düşünceleri değiştikten sonra bizzat kendisi kitabını kötülemiştir.
Roma İmparatorluğuna Hayrandı
Mussolini’nin faşist hareketinin merkezinde Roma İmparatorluğu’nun ihtişamı bulunuyordu. Mussolini, halkı meşgul etmek için, gerilerek öne uzatılmış kol selamı ve
tünemiş kartal gibi Roma’nın tarihi ihtişamıyla ilişkili (doğru olsun ya da olmasın) pek çok eski sembolü yeniden kullanmıştır. Faşist kelimesi bile, Roma dönemiyle ilişkilidir: Antik Roma’da otoriteyi ifade etmek için kullanılan bir demet çubuğun adıydı. Mussolini aslında daha 1890’lı yılların başlarında İtalyan radikal grupları arasında popüler olan, faşizm terimini kullanıyordu.
Hitler Mussolini’ye Hayrandı
Adolf Hitler için Mussolini bir rol modeldi. Hitler politik yeteneği, dramatik tarzı ve kitleleri seferber etmek için kaba milliyetçiliği kullanma yeteneğinden dolayı Mussolini’ye hayrandı. 1923’te Hitler, Mussolini’nin Roma’ya yürüyüşünde olduğu gibi “Beer Hall Putsch” ile Almanya’daki iktidarını ele geçirmeye çalıştıysa da başaramadı hatta hapse girdi. Hitler iktidara geldiğinde, meşhur Nazi selamı da dahil olmak üzere İtalyan diktatörden pek çok şey ödünçledi. Mussolini, Hitler’in hayranlığının farkındaydı: Metresi Claretta Petacci’ye 1938’de, tanıştıklarında Hitler’in “gözlerinin yaşlı olduğunu” söylemiştir.
Damadını Öldürttü
Hitler’in emriyle (ve Alman kuvvetlerinin yardımıyla), Mussolini, 1943’de Kuzey İtalya’da tekrar iktidarı ele geçirdi. Il Duce, kontrolü tekrar ele geçirdikten sonra,
kendisine ihanet ettiğini düşündüğü yakın çevresi üyelerinden hemen intikam almaya çalıştı. Onlardan biri de aynı zamanda damadı olan faşist hükümetin dışişleri bakanı Galeazzo Ciano idi. Ciano’nun oğlu, daha sonra ‘Büyükbabam Ne Zaman Babamı Vurdu’ adlı hatıratında bu olayı anlatmıştır.
Meşhur Afroizması Orijinal değil
“100 yıl koyun olarak yaşamaktansa 1 gün aslan gibi yaşamayı tercih ederim” aforizması Mussolini’nin meşhur aforizması olmakla birlikte ilk olarak Mussolini tarafından söylenmemiştir. Etimolog Barry Popik’e göre, Mussolini 1. Dünya Savaşı sırasında Piave Nehri Muharebesi’ni anmak için bu alıntıyı kullanmıştır. Hindistan’da Mysorelu Tipu Sultan 1800’lerde “iki gün bir koyun gibi değil, bir gün kaplan gibi yaşayacağını” kaydetmiştir.
İtalyan partizanlar
Kaynakça
Bosworth, R.J. B. (2014). “Mussolini.” Bloomsbury Academic.
Hibbert, Christopher (1965). “Benito Mussolini: a Biography.” Penguen.